Paratiroid Hastalıkları ve Cerrahisi

Paratiroid Bezleri

Paratiroid bezleri % 85 olguda 4 adet olup tiroid bezinin arkasında üst ve alt pole doğru tiroid bezi kapsülüne bitişik olarak yer alırlar. Bazı kişilerde 5 veya 6 adet veya 4 den daha az olarak bulunurlar. 5 mm çapında ve 35 mg ağırlındadır. Nadiren de olsa klasik anatomik lokalizasyonu dışında boyunda karotis damarı kılıfında, yemek ve nefes borusu arasında veya göğüs kafesi girişinde ön mediastende de görülebilirler.

Paratiroid bezleri parathprmon sdalgılarlar. Parathormon kemik dansitesi üzerinde etkisi olup vücudda kalsiyum dengesini düzenler. Aşırı parathbormon salgılanması hiperparatiroidizme yol açar. Kanda kalsiyum değeri yükselir, Kemiklerde erime gelişir. Sıklıkla % 85 vakada tek bir bezde gelişen selim karakterli adenomlar bu klinik tabloya neden olur. Paratiroid kanseri nadirdir % 1 ila 3 oranında rastlanır.

Parathormon eksikliği hipoparatiroidizme neden olur. Kanda kalsiyum düşer. Ellerde karıncalanma, uyuşma ve kasılmalar görülür. Hipoparatiroidizme genellikle tiroid ameliyatlarından sonra rastlanır.

Paratiroid bezleri, insanların yüzde 85’inde tiroit bezinin yanlarında ve arkasında ortalama 4 tane, 5-6 mm büyüklüğündeki bezler olarak tanımlanıyor. Bazı kişilerde bunların sayısı 3, bazılarında ise 5-6 olabiliyor. Çok küçük de olsalar bu bezlerin vücudun kalsiyum dengesini ayarlamak gibi önemli bir fonksiyonu bulunuyor. Kalsiyum ise kemik dokusu, sinir sistemi, kalp kasından iskelet kasına kadar tüm kas fonksiyonları üzerinde etkili oluyor ve hayati önem taşıyor.

Paratiroit bezlerinin az çalışmasına hipoparatiroidi, aşırı çalışmasına ise hiperparatiroidi deniliyor. Çok daha nadir rastlanan hipoparatiroidi, tiroit cerrahisi sırasında bu bezlerin yanlışlıkla çıkarılması, zedelenmesi ya da damarlanmasının bozulması sonucu görülüyor. Bu durum ellerde ve dudaklarda karıncalanma, ellerde felç benzeri kasılmalar ile kendini belli ediyor. Bu nedenle tiroit hastalıklarında cerrahi tedavi kararı alırken kanser korkusu ile aceleci davranılmaması ve objektif değerlere dayanarak karar verilmesi gerekiyor.

En basit test, kandaki kalsiyum ve paratiroit hormonu (parathormon) düzeylerine bakılması oluyor. Bu tahliller ile biyokimyasal tanı konulabiliyor. Ayrıca ultrason ve özel bir sintigrafi yöntemi ile bu yüksekliğin paratiroitten kaynaklanıp kaynaklanmadığı anlaşılıyor. Bazı durumlarda hiperparatiroidi semptomsuz da seyredebiliyor ve genç hastalarda sadece izlem yeterli olabiliyor. Ülkemizde D vitamini yetersizliğinin fazla olması paratiroit hormonunun yüksek çıkmasına neden olabiliyor. Eğer hastada D vitamini yetersizliği varsa önce bu konuya eğilmek gerekiyor.

Hastaların çoğunda cerrahi tedavi uygulanıyor. Ancak paratiroit bezleri her hastada klasik yerinde olmadığı, hatta bazı hastalarda göğüs kafesine kadar inebildiği için cerrahın bezleri nerede arayacağını bilmesi; yani deneyimli bir endokrin cerrahı olması gerekiyor. Sıradan bir cerrahi işlem dört hastadan birinde başarısız sonuçlanıyor ve ikincil ameliyat gerekebiliyor. Ultrason ve özel sintigrafik yöntemle yeri iyi tespit edilen bezin çıkarılmasında minimal invaziv yöntem kullanılıyor ve 1,5 cm’lik bir kesiden girilerek hasta olan bez çıkartılıyor. Eğer bezlerin dördü de hasta ise geride sadece bir bezin yarısının bırakılması bile yeterli oluyor. Paratiroit bezleri tıpkı tiroit bezlerinde olduğu gibi ses tellerinin bulunduğu hatta bulunduğu için cerrahinin en önemli komplikasyonu ses kısıklığı oluyor. Cerrahinin ardından, eğer kemiklerde hasar yüksekse dışarıdan kalsiyum desteği almaya devam etmek gerekiyor.

  • Batılı ülkelerde çok sık görülmesine rağmen ülkemizde daha az rastlanması tanı konulmamasından kaynaklanıyor. Son yıllarda tarama programlarında kalsiyum düzeylerinin de incelenmesi tanı alan hasta sayısını artırıyor.
  • Adı nedeniyle tiroit bezleri ile karıştırılıyor. Tiroit bezleri metabolizmanın orkestra şefliğini üstlenirken, paratiroit bezleri kalsiyum dengesini yönetiyor.
  • Paratiroit bezi kanseri çok nadir görülüyor ancak bu bezlerin az ya da çok çalışması sonucu oluşan metabolik etkiler de ölümcül olabiliyor.
  • Özellikle 50 yaş üzerinde görülme sıklığı artıyor ve insan ömrünün uzaması hastalığın görülme sıklığını artırıyor.
  • Paratiroit hastalıklarının belirtileri diğer birçok sistem hastalığının belirtileri ile karıştırılabildiği için doğru tanıda doktora büyük görev düşüyor.